VELAYET-VELAYETİN DEĞİŞTİRİLMESİ-VELAYETİN KALDIRILMASI

 

Velayet Davası Nasıl Açılır ?

Türk Medeni Kanununun 335.maddesine göre; ergin olmayan çocuk, ana ve babasının velâyeti altındadır. Yasal sebep olmadıkça velâyet ana ve babadan alınamaz. Taraflardan velayetin değiştirilmesi davası açmak isteyen Aile Mahkemesi'ne başvurmalıdır. Velayet davaları bakımından kesin bir yetki kuralı olmadığından yetkili mahkeme, çocuğun ikametgâhının bulunduğu yer Aile Mahkemesi veya davalının yerleşim yeri Aile Mahkemesi olabilmektedir.

 

Velayetin Değiştirilmesi Davası

Velayet davası, çocuğun velayeti kendisinde olmayan eşin diğer eşe karşı açtığı bir dava türüdür. Velayet davası aile mahkemesinde açılır. Boşanma davası sonucunda  hakim boşanan eşlerin ergin olmayan müşterek çocuklarının velayetinin kimde olacağı konusunda bir karar verir. Boşanma davasında velayet hakkının kime verildiği önemli olmakla birlikte verilen velayetin mutlak olmadığı bilinmelidir. Çocuğun menfaati ve güvenliği gerektiği zaman velayetin değiştirilmesi davası ile velayet sahibi değiştirilebilir.

 

Velayetin Değiştirilmesi Nedenleri

Velayetin değiştirilmesi davası, velayet hakkının anne veya babaya verilmesinden sonra velayeti kendisinde bulunduran ebeveynin durumunun değişmesi, ortaya çıkan çeşitli sebeplerle velayet hakkının gereği gibi kullanamaması sonucunda gündeme gelir. Velâyetin değiştirilmesi için öncelikle yeni bir olayın gerçekleşmesine ihtiyaç vardır.

Velayetin değiştirilmesine ilişkin şartlar Kanunda düzenlenmiştir. Türk Medeni Kanunu’nun 183. maddesinde; “Ana veya babanın başkasıyla evlenmesi, başka bir yere gitmesi veya ölmesi gibi yeni olguların zorunlu kılması hâlinde hâkim, resen veya ana ve babadan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alır.” hükmüne yer verilmiştir. Ancak velayetin değiştirilmesi sebepleri ;

Boşanmış anne veya babanın başkasıyla evlenmesi,

Velayet hakkında sahip anne veya babanın başka bir yere gitmesi,

Çocuğun velayetine sahip olan anne veya babanın ölmesi,

sebepleriyle sınırlı değildir. Velayet sahibi anne veya baba çocuğa bakmıyorsa, çocuğun bakımını velayet sahibi diğer eşe veya üçüncü kişilere bırakıyorsa ya da tam tersi velayet sahibi olmayan eski eşinin çocukla kişisel ilişki kurmasını engelliyorsa, çocuğu gerek eğitim gerek sağlık gerek güvenlik yönünden ihmal ediyorsa çocuğun menfaati gereği velayet değişikliği yapılabilir.

Velayetin Kaldırılması Davası

Çocuğun menfaati ve gelişmesi tehlikeye düştüğü takdirde, ana ve baba duruma çare bulamaz veya buna güçleri yetmezse hakim, çocuğun korunması için uygun önlemleri alır (TMK m.346)

Çocuğun bedensel ve zihinsel gelişmesi tehlikede bulunur veya çocuk manen terk edilmiş halde kalırsa hâkim, çocuğu ana ve babadan alarak bir aile yanına veya bir kuruma yerleştirebilir. Çocuğun aile içinde kalması ailenin huzurunu onlardan katlanmaları beklenemeyecek derecede bozuyorsa ve durumun gereklerine göre başka çare de kalmamışsa, ana ve baba veya çocuğun istemi üzerine hakim aynı önlemleri alabilir.

Çocuğun korunmasına ilişkin yukarıda belirtmiş olduğumuz diğer önlemlerden sonuç alınamaz ya da bu önlemlerin yetersiz olacağı önceden anlaşılırsa, hâkim aşağıdaki hâllerde velâyetin kaldırılmasına karar verir:

1.    Ana ve babanın deneyimsizliği, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri sebeplerden biriyle velayet görevini gereği gibi yerine getirememesi,

2.    Ana ve babanın çocuğa yeterli ilgiyi göstermemesi veya ona karşı yükümlülüklerini ağır biçimde savsaklaması.

Çocuğun istismar edilmesi, anne/babanın bazı suçlardan mahkumiyeti,

Velayet ana ve babanın her ikisinden kaldırılırsa çocuğa bir vasi atanır. Velayetin kaldırılmasını gerektiren sebep ortadan kalkmışsa hakim, resen ya da ana veya babanın istemi üzerine velayeti geri verir.

Velayet Davası Pedagog Raporu

Velayette uzman görüşü mahkeme tarafından aldırılır. Boşanma ve velayet süreçlerinde taraflar, müşterek çocuğun velayetini pek çok kez birbirlerine zarar vermek için istemektedirler. Fakat hâkim velayet hakkında karar verirken tamamen çocuğun çıkarlarını düşünür. Velayet kararı verilirken sadece uzman görüşüne başvurulmaz. Bunun yanında ; çocuğun yaşı, eğitim hayatı, özel gereksinimleri, istekleri ve diğer etkenler dikkate alınır.

Mahkeme tarafından velayet hakkı tanınmayan tarafa, çocukla kişisel ilişki kurma süresi belirlenir. Bu süre yine çocuğun özelliklerine göre belirlenir. Kişisel ilişki süresi gece yatıya kalmalı olabileceği gibi, birkaç saat ile sınırlı da olabilir. Bütün bu kararların verilebilmesi için gerekli incelemelerin yapılması gerekmektedir.

Velayet Davası Ne Kadar Sürer ?

Velayet davaları, basit yargılama usulüne tabidir. Basit yargılama usulü, diğer yargılama usullerinden daha farklı olup basit yargılama usulüne tabi olan davalar daha kısa sürmektedir. Basit yargılama usulüne tabi olan davada, dilekçeler aşaması da yazılı yargılama usulünden daha kısa sürmektedir. Dilekçeler aşaması, dava dilekçesi ve cevap dilekçesinden oluşmaktadır. Dilekçeler aşaması  kısa süreceğinden dava dilekçesinde ve cevap dilekçesinde belirtilen belgelerin dilekçe ekinde sunulması gerekmektedir.

Velayet Davası- Velayetin Değiştirilmesi Davası -Velayetin Kaldırılması Davası Yargıtay Kararları

Yargıtay 2.HD, 8.12.2014, E.2014/17708 K.2014/24993 “Uzman raporunda müşterek çocuğun baba ile yaşamak istediği, baba ile rahat ve huzurlu iletişim kurduğu, bulunduğu ev ortamından olumsuz etkilendiği, davalı anneye duygu ve düşüncelerini ifade etmekten çekindiği, görüşme sırasında sık sık babası yanında kalmak istediğini dile getirdiği belirtilerek velayetinin davacı babaya verilmesinin daha yararlı olacağı açıklanmıştır. Uzman raporu, müşterek çocuğun üstün yararı ve kendi isteği velayetinin değiştirilerek babasına verilmesini zorunlu kılmakta iken davanın reddi bozmayı gerektirir…”

Yargıtay 2.HD, 10.03.2004, E.1970 K.2973 “…Davalı annenin bu tavrı, boşanmayı müteakip okul çağına kadar çocuğun Türkiye’de babaanne ve dedesinin yanında kalması konusunda davacı ile ortaklaşa aldıkları karara dayanıyor olsa bile, bu durum, anne bakım ve şefkatine muhtaç çocuğun manen terk edildiği gerçeğini bertaraf etmez. Anne velayet görevini uzunca bir süre ifa etmemiştir. Davanın kabulü gerekir...”

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Karar : 2018/1278) “…Somut olayda da, velayetinin değiştirilmesi talep edilen müşterek çocuk Efe, dava tarihinde 8, karar tarihinde 10, bozma kararının verildiği tarihte ise 12 yaşında olup, müşterek çocuk davanın tüm aşamalarında idrak çağındadır. İdrak çağında olan müşterek çocuğun uzmanlar tarafından alınan beyanında hem annesi hem de babası ile olmak istediğini ifade ettiği, herhangi bir tercihte bulunmadığı belirtilmiştir. 17.06.2015 tarihli raporun sonuç kısmında da küçüğün kendi arzu ve isteklerini belirleyebilecek, bunları ifade edebilecek olgunlukta olduğu, bu nedenle çocuğun beyanlarının dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Ayrıca dosya içerisinde bulunan ve çocuğun devam ettiği okulda görevli olan rehber öğretmen tarafından tutulan 01.06.2015 tarihli raporda da, küçüğün içe dönük ve dalgın olduğu, konuşurken bacaklarını salladığı, sorulan sorulara “hı hı” gibi net olmayan, kolayca değiştirilebilen çelişkili cevaplar verdiği hususları dile getirilmiştir. Kaldı ki, dava tarihinden itibaren küçüğün yaşadığı veya yaşamak istediği ortamı değerlendirmesine imkân verecek, dolayısıyla velayeti konusunda görüşünün alınmasını gerektirecek ölçüde uzun süre geçtiği de görülmektedir.

Açıklanan nedenlerle mahkemece yapılacak iş; yeterli idrak gücüne sahip olduğu kabul edilen çocuğa, kendisini doğrudan ilgilendiren velayet konusunda danışılarak, görüşünü gerekçeleriyle birlikte ifade etme olanağının sağlanması; ifade edeceği bu görüşün, çocuğun kendi çıkarına ters düşmediği takdirde, buna önem verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi olmalıdır…”

 

Yargıtay 2.HD, 11.10.2004, E.10220 K.11546 “Boşanma kararı ile birlikte küçükler 1990 doğumlu M.k ve 1991 doğumlu A.c’in velâyet hakları babalarına bırakılmıştır. Baba 16.5.2003 tarihinde ölmüştür. Babanın ölümü üzerine velâyet kendiliğinden anneye geçmez, velâyet askıdadır. TMK m.183’e göre, ana veya babanın ölümü halinde hâkimin resen veya ana ve babadan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alması gerekmektedir. Annenin velâyet görevini yerine getiremeyeceğini gösteren herhangi bir delil de yoktur. O halde, mahkemece yapılacak iş, küçüklerin velâyetini anneye bırakmaktan ibarettir...”

Yargıtay 2.HD, 25.5.2010, E.2009/21570 K.2010/10153 “Anne ve babanın, deneyimsizliği, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri sebeplerle velayet görevini gereği gibi yerine getirememesi; ana ve babanın çocuğa yeterli ilgiyi göstermemesi veya ona karşı yükümlülüklerini ağır biçimde savsaklamaları halinde hâkim velayet hakkını kaldırabilir. (TMK m.348) Toplanan deliller yukarda açıklanan şekilde bir durumun varlığına yeterli olmayıp, velayetin değiştirilmesine yol açar (TMK m.183, 349, 351/1). Velayetin değiştirilmesi ile yetinilmesi gerekirken yazılı şekilde velayetin kaldırılmasına karar verilmesi doğru görülmemiştir...”

Aile hukuku, velayet davası, velayetin değiştirilmesi davası, velayetin kaldırılması  davası  hakkında detaylı bilgi edinmek için, internet sayfamızda yer alan iletişim bilgilerinden faydalanarak hukuk büromuzla görüşme yapabilirsiniz.

 


Yol Tarifi