SOYBAĞININ REDDİ

Soybağının Reddi Davası Nedir?

Soybağının reddi ( nesebin reddi ) davasının konusu , babalık karinesine göre baba ile çocuk arasında kurulmuş olan soybağının gerçek duruma uygun olmadığı , gerçekte çocuğun başka bir erkek ile kurulmuş olan cinsel ilişkinin sonucunda dünyaya geldiği, kocanın biyolojik baba olmadığı hususlarının mahkeme tarafından tespit edilmesidir. Baba ile çocuk arasındaki nesebin reddi, soybağının reddi davası ile sağlanabilir. Bu dava yenilik doğuran bir davadır. Mahkemenin soybağının reddi talebini kabul etmesi halinde artık baba ile çocuk arasında herhangi bir soybağı ilişkisi kalmaz. Bunun sonucu olarak birbirlerine mirasçı olamazlar, eğer çocuğa nafaka ödenmesi durumu söz konusu ise nafaka ödeme yükümlülüğü de ortadan kalkacaktır.

Soybağının Reddi Davası Kimler Açabilir? Biyolojik Babanın Dava Hakkı Var Mı?

Soybağının Reddi davasını kimlerin açabileceği Türk Medeni Kanunu’nun 286 ve 291 maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre bu davayı koca veya çocuk açabilir. Diğer bazı ilgililerin de dava açma hakkı bulunmaktadır. Dava açma süresinin geçmesinden önce koca ölürse yahut gaipliğine karar verilirse ya da koca bu süre içerisinde ayırt etme gücünü sürekli olarak kaybederse kocanın altsoyu, kocanın anası, kocanın babası bu davayı açabilir. Biyolojik baba da şartların mevcut olması halinde soybağının reddi davasını açabilmektedir.  Annenin soybağının reddi davası açma hakkı yoktur.

Soybağının Reddi Davası Nasıl Açılır?

Soybağının reddi davası Aile Mahkemelerine verilecek soybağının reddi dava dilekçesi ile açılır. Aile Mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde Asliye Hukuk Mahkemelerine dilekçe verilir. Bu davalarda yetkili mahkeme taraflardan birinin dava veya doğum sırasındaki ikamet ettiği yer mahkemesinde açılır. Tarafların Türkiye’de ikameti bulunmaması halinde; 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun madde 41’e göre yetkili mahkeme belirlenir.

Babanın Soybağının Reddi Davası Açması

Biyolojik baba olmayan kişinin babalık karinesinin çürütülmesi için soybağının reddi davası açması  Türk Medeni Kanunu ile güvence altına alınmıştır. Kocanın menfaatlerini korumaya yönelik olan bu dava türü ana ve çocuğa karşı açılır.

Çocuğun Soybağının Reddi Davası Açması

Türk Medeni Kanunu’nun  286. maddesinde çocuğun soybağının reddi davası açma hakkı düzenlenmiştir. Çocuk soybağının reddi davasını ana ve kocaya karşı açabilir.Bu hak sadece çocuğa tanınmış olup çocuğun altsoylarına geçmez. Kocanın babalık karinesini kabul etmesi çocuğun dava açma hakkını engellemez. Yani; baba, biyolojik baba olmamasına rağmen çocuğu benimsese dahi çocuk soybağının reddi davasını açabilir.

Anne Soybağının Reddi Davası Açabilir Mi?

Anne soybağının reddi davası açamaz.

Soybağının Reddi Davasında Hak Düşürücü Süre

Koca, davayı, doğumu ve baba olmadığını veya ananın gebe kaldığı sırada başka bir erkek ile cinsel ilişkide bulunduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl içinde açmak zorundadır. Çocuk, ergin olduğu tarihten başlayarak en geç bir yıl içinde dava açmak zorundadır. Gecikme haklı bir sebebe dayanıyorsa, bir yıllık süre bu sebebin ortadan kalktığı tarihte işlemeye başlar.Soybağının reddi davasında hak düşürücü sürenin öğrenme tarihinden itibaren başlayacağına, çocuğun kendisinden olmadığı yönündeki şüphenin öğrenme açısından yeterli sayılmayacağına ilişkin  karar;

 8. Hukuk Dairesi 2018/14614 E. , 2018/18203 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Dava dilekçesinde, davalı ... ile müşterek çocuk olan ... davacı ...'nın çocuğu olmadığı ileri sürülerek aradaki soybağının reddine karar verilmesi istenilmiş; mahkemece, soybağının reddi için öngörülen bir yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir.

1-Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 286 ve devamı maddelerinde düzenlenen baba tarafından çocuk ve anne aleyhine açılan soybağının reddine ilişkindir.

Geniş anlamda soybağı bir kimsenin üst soyu ile olan kan bağını; dar anlamda soybağı ise, bir kimsenin sadece ana-babasıyla arasındaki biyolojik bağını ifade etmektedir. Bir kişi (çocuk) ile kendilerinden biyolojik (genetik) olarak türemiş olduğu kişiler arasındaki bağa doğal soybağı (biyolojik nesep), hukuk düzeni tarafından aranan bazı koşulların gerçekleşmesiyle, bir çocuğun hukuki olarak bir ana-babaya bağlanması sonucunda, ana-baba ile çocuk arasında kurulan bu hukuki ilişkiye ise hukuki soybağı (hukuki nesep) denir. Buna göre soybağı, bir kimseyle ana-babası arasındaki doğal ve/veya hukuki bağ olarak tanımlanmaktadır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’na göre, çocuk ile anne arasındaki hukuki soybağı doğumla; çocuk ile baba arasındaki hukuki soybağı ise anneyle evlilik, tanıma, babalık davasında verilen hüküm veya evlat edinmeyle kurulmaktadır. Baba ile çocuk arasında evlilik içinde doğmaya, babalık karinesine (TMK md. 285), dayalı olarak hukuken kurulmuş bulunan soybağı ilişkisinin ortadan kalkması ancak soybağının reddi ile söz konusu olabilmektedir. Soybağının reddi davasının başarıya ulaşarak çocuk ile babası arasındaki soybağının ortadan kalkması sonucunda çocuk, baba yönünden soybağı bulunmayan çocuk statüsüne girer. Anayasa Mahkemesi'nin 25.06.2009 tarih, 2008/30 E. ve 2009/96 K. sayılı kararında belirtildiği üzere, kişinin genetik-biyolojik kökeni kendisine ait olmayan çocuğu reddetme hakkı en temel haklarından birisidir.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 286. maddesinde, kocanın, çocuk ve anne aleyhine açacağı soybağının reddi davası ile babalık karinesini çürütebileceği; 289. maddesinde ise kocanın soybağının reddi davasını doğumu ve baba olmadığını veya ananın gebe kaldığı sırada başka bir erkek ile cinsel ilişkide bulunduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıllık süre içinde açması gerektiği, gecikmeyi haklı kılan sebepler varsa bir yıllık sürenin bu sebebin ortadan kalkmasından sonra başlayacağı hükme bağlanmıştır.

Soybağının reddi davasında, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığı hususunda ve davanın temellendirilmesinde belirleyici olan “öğrenmenin”, ne zaman gerçekleştiği noktasında şüphenin öğrenme açısından yeterli olup olmadığı üzerinde durulmalıdır. Yerleşik Yargıtay uygulamalarında, yargılama dışında elde edilmiş babalık raporlarına özellikle hak düşürücü süre niteliğindeki dava açma süresinin öğrenme tarihinden itibaren başlaması bakımından dikkate alındığı görülmekte yani öğrenmenin yargılama dışı babalık testi ile gerçekleşmesi anında hak düşürücü sürenin başlayacağı kabul edilmektedir. Dolayısı ile bir çocuğun kendisinden olmadığı yönündeki şüphe öğrenme açısından yeterli kabul edilemeyecektir.

Somut olayda, davacı baba Barış ile davalı anne Mine'nin 24.03.2004 tarihinde evlendikleri ve 23.11.2010 tarihinde boşandıkları, ... ise 19.02.2009 tarihinde doğduğu, 20.08.2008 dava tarihli boşanma davasında davacı ...'ın davalı ...'nin kendisini aldattığını düşünmesi ve mahkemece davalı ...'nin davalının sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği gerekçesiyle kusurlu olduğuna karar verildiği, davacı ...'ın bu davada nesebin tespiti istediği, ancak bu yönde daha önce bir inceleme yapılmadığı değerlendirildiğinde; davacının çocuğun kendinden olmadığı yönündeki şüphenin giderilmesi açısından DNA testi türü bir inceleme yapılmadığı ve şüphenin bilimsel doğruluğa varacak şekilde bir adım öteye geçmediği yani şüphe olarak varlığını sürdürdüğü, soybağının reddi davası yönünden hakdüşürücü süreyi düzenleyen 289.maddeki sürenin başlangıcı mahiyetindeki "öğrenme" olgusunun gerçekleşmediği anlaşılmakla; mahkemece davanın süresi içinde açıldığı kabul edilerek işin esasına girilip, iddia doğrultusunda taraf delillerinin toplanması, soğbağının tespiti yönünden gerekli DNA incelemesi de yaptırılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken davanın hakdüşürücü süreden reddi,

2-Dava, baba tarafından Türk Medeni Kanunu'nun 286. Maddesi uyarınca açılan soybağının reddine ilişkin olup, davanın küçüğe kayyım tayin ettirilmeden karara bağlandığı anlaşılmıştır. TMK'nın 426/2. maddesi gereğince, bir işte kanuni temsilcinin menfaati ile küçüğün veya kısıtlının menfaati çatışıyorsa ilgilinin isteği veya re'sen küçüğe veya kısıtlıya vesayet makamınca kayyım atanır. Somut olayda kanuni temsilcinin menfaati ile küçüğün menfaati dava nedeniyle çatıştığına göre; mahkemece küçüğe kayyım tayin ettirilip davanın kayyıma yöneltilerek, gösterdiği takdirde delillerinin toplanmasından sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi yerine, eksik hasımla yargılama yapılarak davanın reddine karar verilmesi,

Doğru görülmemiştir.

SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın Geçici 3. maddesi ve 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, istek halinde peşin harcın temyiz edene iadesine, 06.11.2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.

Soybağının Reddi Davası Şartları Nelerdir?

Soybağının Reddi Davası Deliller ve İspat Yükü

Soybağının reddi davasının açılabilmesi kanunda yer alan  şartların sağlanmasına bağlıdır. Kanunda öngörülen hak düşürücü sürelere dikkat etmek gerekmektedir.

  • Çocuğun evlilik birliği içerisinde ana rahmine düşmüş sayılması belirli sürelerle sınırlandırılmıştır. Evliliğin başlangıcından en az 180 gün sonra ve sonlanmasının ardından 300 gün içinde doğan çocuklar için geçerlidir.Koca, bu süreler içerisinde doğan çocuklar için baba olmadığını ispat etmek zorundadır.
  • Çocuk evlilik öncesinde veya eşlerin ayrı yaşadıkları dönemde ana rahmine düşmüşse ilave bir kanıt istenmez. Fakat bu süreçlerde anne ile kocanın cinsel birlikteliğine dair kanıt varsa babalık karinesi geçerli olacaktır.
  • Koca, davayı annenin gebe kaldığı dönemde başka bir erkekle cinsel ilişkisi olduğunu öğrenmesini takiben bir yıl sürede içerisinde açmalıdır. Bir yıllık sürenin çocuğun doğumundan değil baba olunmadığını öğrenme tarihinden itibaren başladığının altını çizmek gerekir. Çocuk ise ergin olduğu tarihten itibaren bir yıl süre içerisinde dava açma hakkına sahiptir. Gecikme haklı bir sebebe dayanıyorsa, bir yıllık süre bu sebebin ortadan kalktığı tarihte işlemeye başlar.Bu tür davalarda hakim, tarafların kabul ve beyanları ile bağlı değildir.

Soybağının Reddi Davası Nerede Açılır?

Nesebin reddi davaları  taraflardan birinin dava veya doğum sırasındaki ikamet ettiği yer mahkemesinde açılır. Tarafların Türkiye’de ikameti bulunmaması halinde; 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun madde 41’e göre yetkili mahkeme belirlenir.

Soybağının Reddi Davasında DNA TESTİ Gerekir mi?

Soybağının reddi davasında taraflar ve üçüncü kişiler soybağının belirlenebilmesi için gerekli olan araştırma ve incelemelere rıza gösterme yükümlülüğü altındadır. Buna DNA testi de dahildir. Eğer davalı kişi, hakimin öngördüğü araştırma ve incelemeye rıza göstermezse, DNA testi yaptırmak istemezse,  hakim durumun koşullarını göz önünde bulundurarak sanki o test yapılmış ve davalı aleyhine sonuç çıkmış gibi hüküm kurabilir.

Soybağının Reddi Davasından Sonra Ne olur?

Soybağının reddi davasının kabul edilmesiyle soybağı, geçmişe dönük olarak, çocuğun doğum tarihinden itibaren ortadan kalkar. Artık çocuk,  kocanın soyadını taşıyamaz, mirasçısı olamaz. Bu karar geçmişe etkili olduğundan;  kocanın soybağından doğan bakım ve eğitim harcamaları, nafaka yükümlülüğü de ortadan kalkar. Koca kendinden olmayan çocuk için ödemek zorunda kaldığı, boşanma kararında hüküm altına alınan iştirak nafakasını geri almaya hak kazanır. Biyolojik baba olmadığı ortaya çıkan kişi, çocuğa yaptığı geçmişe dönük harcamalarını sebepsiz zenginleşmeye dayanarak anadan ve gerçek babadan  talep edebilir. Talep edilebilecek kimseler ana ve soybağı kurulması halinde gerçek babadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2019/85 Esas, 2019/314 Karar sayılı kararında: “Dosya kapsamından; davalılardan E. Ç.’nın davacı ile evli olduğu sırada davalılardan A. V. ile davacının bilgisi dışında birlikteliğinden diğer davalı çocukların doğduğu anlaşılmaktadır. Davacının kendinden olduğunu sandığı çocuklar için gelişim süreçleri boyunca masraf yaptığı tartışmasızdır. Davacı bu giderleri davalı E. Ç. ile olayda kusurları bulunmayan davalı çocuklardan isteme imkanı bulunmasa da, çocukların biyolojik babası olan davalılardan A. K.’dan tazminini isteyebilir. Zira, davalı tarafından yapılması gereken harcamalar, durumdan haberi olmayan davacı tarafından yapılmıştır. Davacının maddi zararının tam olarak kanıtlanması ve tespiti mümkün değilse de, BK’nun 42/2 maddesinde hâkime tanınan “adalete tevfikan tayin” yetkisi istisna bir hükümdür. Haksız eyleme dayalı tazminat davalarında BK’nun 42/1 maddesi uyarınca ve genel olarak zararın varlığını ve miktarını ispat yükü davacıya aittir. Zarar miktarının ispatının mümkün olmaması halinde BK’nun 42/2 maddesi hakime adalete tevfikan tayin yetkisi tanımıştır. Şu hâlde, çocukların yaşı, eğitim durumu ve diğer şartlarla birlikte hayatın olağan akışı da gözetilerek takdir edilip, uygun bir miktar maddi tazminata da hükmedilmesi gerekirken reddedilmesi doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır…” ifadeleri ile, şartlarının oluşması halinde biyolojik babanın tazminat yükümlülüğünün bulunacağı belirtilmiştir. 

Soybağı Reddedildikten Sonra Çocuğun Babası Kim Olarak Görünür?

Soybağının reddi kararı ile kayden baba ile çocuk arasındaki soybağı ilişkisi sona erer.Nüfus kayıtlarında çocuğun baba hanesindeki kaydı iptal edilir. Annenin beyan edeceği bir baba adı tescil edilir.

Yukarıda soybağının reddi davasına ilişkin bazı soruları yanıtladık. Ancak belirtmemiz gerekir ki her somut olay kendi içerisinde farklı özellikler barındırır. Bu nedenle hak kaybı yaşamamak için soybağının reddi hukuki sürecinin dikkatle takip edilmesini ve tecrübeli avukat yardımı alınmasını tavsiye etmekteyiz.

 

 

 

 

 


Yol Tarifi